TEKNEDE YAŞAM


Deniz kenarında yaşamak, o mis gibi iyot kokusunu içinize çekmek ne büyük bir keyiftir. Hele de denizin üzerinde bir teknenin içinde yaşıyorsanız ayrı bir keyif alırsınız yaşamdan. Bazılarına garip gelebilir, teknede yaşanır mı diyebilirler. Günlük hayatımızda hep büyük, geniş evlerde oturmaya alıştığımızdan tekneler küçük, kısıtlayıcı, hareket alanı dar mekanlar olarak düşünülebilir. Ancak hiç de düşünüldüğü gibi değil. Hatta teknede yaşam, evde yaşamaktan daha kolay ve üstüne üstlük keyifli de. Bu yaz biz de böyle bir keyif yaşadık. Canım hiç gelmek istemedi eve. Ama ne yapalım ki çocukların okulları vs. dönmemizi gerektiriyordu, döndük. Ama gelecekte yaz, kış teknede ve özellikle ege kıyılarında yaşamak en büyük keyif olacak bizim için. Zorlukları da var ama denizi ve teknede yaşamı seviyorsanız, bu zorlukları bertaraf etmek daha kolay hale geliyor. Bazen canı sıkılmış çocuk sesleri yükselse de tekneden, sorunları çabuk aştık. Bu yazı Kuşadası’nda teknede geçirdik. Deniz, güneş ve Kuşadası pazarlarının tadına doyamadım. Her seferinde iki, üç çeşit bir şeyler almak için gittiğim pazardan kollarım sarkmış vaziyette geriye dönüyordum. Ben pazara gideceğimi söylediğimde bizimkiler eyvah yine annem otları toplayıp gelecek diyorlardı. Teknede sıcağında etkisiyle sebzeleri çok uzun süre taze tutmak mümkün olmadığından hemen pişirip tüketmeniz gerekiyor. Üst üste sebze yemek çocuklara fazla gelebiliyor tabi. Kuşadası’nda pazara gidip de köylülerin bahçelerinde yetiştirdikleri o güzelim Sakız Kabaklarını, Tombul Kara Kabakları, Semizotlarını, Deniz Börülcesi, Körpecik Taze Fasulyesi ve hele hele İstanbul’da bulmanız neredeyse imkansız olan Kabak Çiçeğini bulurda almaz mıyım. Alır da pişirmez miyim. Yaz boyunca yazmak mümkün olmadığından bu güne kaldı.

Yorumlar

Popüler Yayınlar